5 Mart 2011 Cumartesi

YKP korteji

YKP’liler saat 10′dan itibaren YKP Genel Merkez önünde buluştular. Saat 10:30′da yürüyüşe geçen YKP’liler Girne Kapısından geçerek, Sedat Simavi Meslek Lisesi önünden ilerleyerek eski Peyak mağazaları önüne geldi. Burada Baraka, Barikat, KSP ve üniversite ve liseli öğrenci kortejleri ile YKP korteji blok şeklinde İnönü meydanına doğru yürüyüşe geçti. 



YKP kortejinde eylemi desteklemek için gelen ÖDP delegasyonu da vardı. Kortejde YKP Gençlik’in “fetihçi zihniyeti terk et” ve YKP-fem’in “ataerkiye, militarizme, sömürüye isyandayız” pankartları açıldı…

19 Şubat 2011 Cumartesi

Yeşiller: “Türkiye Kıbrıslıları Kıbrısla alakasız ‘stratejik ilgi’lerine alet etmemeli”


AKP Hükümeti, Erdoğan ve ‘Başbakan’ Küçük’ün dün Ankara’da gerçekleştirdikleri görüşmeyle Kıbrıs halkının Türkiye’ye tepkisinde bir yumuşama yanılsaması yansıtmaya çalışırken, yarın ve 2 Mart’ta Kıbrıslıtükler gerçek tepkilerini gösterecek protestolar hazırlığında.


Yeşiller Partisi uzun zamandır endişeyle ve Türkiye hükümetinin haksız tavrından rahatsızlıkla izlediği gelişmelerle ilgili bir açıklama yaptı. Parti Meclisi ve Uluslararası İlişkiler Çalışma Grubu üyesi Alidost Numan tarafından yapılan açıklamada yarın ve 2 Mart’ta Ada’da yapılacak protestolarda olabilecek herhangi bir baskı ve saldırının sorumlusunun Türkiye hükümeti olacağı belirtildi.


Numan “Yeşiller olarak, Türkiye’yi, hükümetiyle ve tüm devlet kurumlarıyla, bir an evvel Kıbrıslıların iradesi üzerindeki baskıları kaldırmaya çağırıyoruz. Türkiye yavaşlattığı normalleşme sürecini bir an evvel yeniden hızlandırmalı, Kıbrıs halkının iradesine saygı göstermeli, tüm Kıbrıslıların geleceğini Kıbrısla alakası olmayan ‘stratejik ilgi’lerine alet etme davranışından vazgeçmelidir.” dedi.


Alidost Numan’ın yaptığı açıklamanın tam metni şöyle:


“2 Mart tarihinde Kıbrıslıtürkler İkinci Toplumsal Varoluş Mitingi’nde yine sokakta olacaklar. Bunu, Başbakan Erdoğan’ın hakaretamiz tehditlerine rağmen yapacaklar. Daha önce ise 19 Şubat’ta, yani yarın askersiz bir Lefkoşa için açıklamalar yapılacak.


Yeşiller Partisi olarak Türkiye hükümetini, Ada’daki uluslarası hukuka aykırı fiili hakimiyetini, Kıbrıslıların demokratik haklarını kullanmasına mani olacak şekilde değil, göstericilerin demokratik ifade özgürlüğü ve can güvenliğini koruyacak şekilde kullanmasını talep ediyoruz. Göstericilerin, öncelikle de Türkiye’nin 1950’lerin sonundan beri Ada’da geliştirdiği paramiliter yapılara karşı korunması gerekiyor. Kıbrıslıtürk protestocuların maruz kalacağı herhangi bir baskı ya da saldırının sorumlusu Türkiye hükümeti olarak bilinecektir.


Başbakan Erdoğan, 28 Ocak’ta yapılan ilk Toplumsal Varoluş Mitingi’nde Türkiye’nin 37 senedir bitiremediği “barış harekatı”na karşı tepkilerini dile getirip Kıbrıs bayrağı açan protestocuları hedef almış ve Kıbrıslıtürkleri fazlasıyla rencide etmişti. Erdoğan’ın ifadesinde kullandığı ‘şehit, gazi, stratejik ilgi’ üçlüsü, Türkiye’nin niçin Kıbrıs’ta bulunduğunun ve işgal hâlinin en yüksek düzeyde ve en samimi bir itirafıydı.


Bu hakaret ve itiraf üzerine Kıbrıslıtürklerin tepkilerinin büyüyerek devam etmesi doğaldır. Kıbrıslılar 1960 Cumhuriyeti’nin Kıbrıslırum ve Kıbrıslıtürk milliyetçilerin eylemleriyle işlemez hâle getirilmesinde Türkiye’nin aktif rolünü gayet iyi bilirler. Türkiye barıştan yanaysa, izlemesi gereken siyaset Ada’da Adalı tarafından istenmediğini idrak edip çözüm adına anlamlı adımlar atmaya başlamaktır.


Türkiye bir an önce Ada’ya gönderdiği yerleşimcilerce seçilen Eroğlu’yu müzakere masasında tüm Kıbrıs halkının menfaatine olacak cesur adımlar atma yönünde ikna etmelidir.


Türkiye çözüm yönünde samimi bir irade göstermek istiyorsa, Kıbrıs’taki askeri varlığını kayda değer bir sayıda azaltmalı, Ada’nın, 1977-79 BM görüşmelerinde imzalanan Doruk Anlaşmaları çerçevesinde, detaylarına Kıbrıslıtürk ve Kıbrıslırumların karar vereceği, yalın fedaratif bir çözümle birleştirilmesine engel olmamalıdır.


Türkiy aynı zamanda, Ada’da on yıllardır gerçekleştirdiği nüfus mühendisliği sonucunda orada bulunan Türkiyelilerin insan haklarını ihlal etmeksizin, politikaları sonucunda gerçekleşen mülkiyet ihlallerinin bedelini ve adayı terk etmeyi seçecek Türkiyelilerin Türkiye’ye dönüşünün ve uyumunun maliyetini sırtlamalıdır.


Kıbrıslıtürklerin tepkileri kendi kaderlerini tayin etmelerine izin verilmemesiyle ve bunun ekonomik zemindeki yansıması olarak Türkiye’den dayatılan özelleştirmeci, kazanılmış hakların ilgası anlamına gelen bir yeniden yapılanma paketiyle alâkalıdır. Türkiye Kıbrıs’taki askeri varlığıyla kuzeyin ambargo altında olmasının ve güneyden fakir bir ekonomiye sahip olmasının sorumlusudur. Ayrıca Ada’ya aktardığı yüzbinleri bulan vatandaş ve kayıtsız nüfusun sosyal devlet üzerindeki yükü kayda değerdir.


Türkiye, 1996’daki Susurluk skandalından beri açıkta tutamadığı kara parayı ve bununla birlikte kumarhane ve cinsel sömürü sektörlerini Ada’ya aktarmış, Kıbrıs’ta güvenli ve yerel bir ekonominin gelişmesine engel olmuştur. Erdoğan’ın tüm bu şartlara rağmen Kıbrıslılara çok gördüğü ve rakamları tamamen yanlış bildiği memur maaşları ise güneydekilerin yarısı ile üçte biri arasındadır.


Erdoğan hükümetinin şımarık ‘beslemeler’ olarak tasvir ettiği Kıbrıslılar bir nesil önce bisikletleriyle yerel ekonomileri içinde yaşarken şimdi bir tüketim toplumu çarkı içinde hapsolmuşlarsa, bunun sorumlusu Ada’nın kültürel ve coğrafi bütünlüğünü, yaşam dengesini yerinden etmiş olan işgal hâli ve ganimet ekonomisidir.


Türkiye bu gidişatı durdurmak yerine hata üstüne hata yapmaya devam etmektedir Son olarak DPT Müsteşar Vekili ve Kıbrıs halkını ayaklandıran ekonomik yapılanma paketinin mimarı Halil İbrahim Akça’yı bir sömürge valisi atar gibi Lefkoşa Büyükelçisi olarak atamıştır.


Yeşiller olarak, Türkiye’yi, hükümetiyle ve tüm devlet kurumlarıyla, bir an evvel Kıbrıslıların iradesi üzerindeki baskıları kaldırmaya çağırıyoruz. Türkiye yavaşlattığı normalleşme sürecini yeniden hızlandırmalı, Kıbrıs halkının iradesine saygı göstermeli, tüm Kıbrıslıların geleceğini Kıbrısla alakası olmayan ‘stratejik ilgi’lerine alet etme davranışından vazgeçmelidir.”

YKP: “ASKERSİZ LEFKOŞA MÜMKÜN!”

YKP yaptığı çağrı çerçevesinde Askersiz Lefkoşa, askersiz Kıbrıs taleplerimizi bir kez daha sokakta ortaya koymak için bugün (19 Şubat 2011, Cumartesi) saat 15:00’de Çağlayan Parkında önünde buluşup 74 öncesi geçiş noktası olarak kullanılan Çağlayan’daki Yeni (Mağusa) Kapı civarına yürüdü ve burada basın açıklaması yaptı…
Askersiz ve Geçiş Noktasız Lefkoşa İnisiyatifi de 14:30'ta Orpheas' / Chrysaliniotissa Parkı'nda buluşup kuzeydeki etkinlikle paralellik içinde Çağlayan’ın güney tarafına, ateşkes hattı yakınına geldi ve burada “askersiz Lefkoşa” talebini dile getiren bir basın açıklaması yaptı…


Açıklama
YKP Yürütme Kurulu Sekreteri Murat Kanatlı tarafından kuzeydeki basın toplantısında okunan açıklama şöyle:
Yeni Kıbrıs Partisi’nin “çözüme giden süreçte: askersiz Lefkoşa” başlığı ile Şubat 2006’da başlattığı kampanya, bugün kitlelerce tartışılan, siyasi partilerin gündemine girmiş, farklı kesimlerce kabul gören önemli bir noktaya geldi.
Biz, bu talebimiz sıcak tutmak ve mümkün kılmak için 2006’tan beri Şubat aylarında kitlesel basın açıklamalarımızla sokakta olduk, bu taleplerimizi kamuoyu ile sürekli paylaştık…
Bugün bizimle, farklı kesimler birlikte… Ayrıca bizden bağımsız ama koordineli, Lefkoşa’nın güneyinde benzer bir etkinlik düzenleniyor ve paralel olarak, karşılıklı, bizi ayıran yıkılası duvara karşı yürüyoruz… Dileğimiz, umudumuz, bizi ayıran yıkılası duvarlara, tel örgülere karşı daha yığınsal mücadelelerin gelişmesidir, bu yönde de çabalarımız devam edecek…
Çabalarımız, önerdiğimiz kısa vadedeki bölgesel askersizleştirmeler yanında adanın tümden askersizleştirilmesi için de sürdü, sürmeye da devam ediyoruz…
Bu, uzun soluklu bir mücadele olacak… Bu mücadele, tüm askeri kesimleri kapsadı, kapsamaya devam ediyor. İngiliz Üslerine ve Amerikan dinleme tesislerine karşı defalarca eylem yaptık, sokakta olduk, ülkemizi terk etmeleri yönünde taleplerimizi dile getirdik. Bundan sonra da bu mücadelemizi sürdüreceğiz… Ama mücadele alanımız genişliyor, Fransız ve Kanadalılar ile yapılan antlaşmalarla yeni üslerin kurulmasına karar verildi. Yolu yok, onlara karşı da mücadelemizi yükselteceğiz… Yunan alayının Kıbrıs’taki varlığından da rahatsız, Türk Silah Kuvvetleri’nin varlığından da… Ama ayni zamanda doğru düzgün hiçbir işlevi kalmayan, tek işi Kıbrıslı gençlere militarizmi, düşmanlığı enjekte etme gayesindeki, Kıbrıs’taki zorunlu askerliğin kaynağı olan Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığı (GKK) ve Rum Milli Muhafız Ordusu’nun (RMMO) dağıtılmasını da daha önce olduğu gibi bugün de, hemen şimdi talep ediyoruz…


Askersiz Lefkoşa talebi nedir?
Peki, bugün niçin yürüyoruz? Askeriz Lefkoşa ile ilgili talebimiz ne?
5 sene önce yola çıkarken demiştik ki;
“Lefkoşa’nın askersizleştirilmesi, tüm adanın askersizleştirilmesine giden yolda ilk ve önemli bir adım olacaktır. Lefkoşa’nın askersizleştirilmesi önce şehrin sonra adanın birleştirilmesine giden süreci başlatacaktır. Lefkoşa’nın askersizleştirilmesi ara bölgede kalan yüzlerce evin, işyerinin yeninden yaşam bulmasının fırsatını yaratacaktır. Bu bölge ortak çalışma alanlarına dönüştürülerek, Kıbrıs’ı ayıran hat, Kıbrıs’ı birleştiren mekânlara dönüştürülebilir.
Askersizleştirme bir zamanların önemli caddelerinin yeniden insanlaştırılmasına olanak sağlayacak, yeniden Baf Caddesi, Ermu Caddesi, Ledra ve Girne Caddesi ile buluşabilecek, kültürel değeri olan binalar yıkılmadan bir kez daha yaşam bulabilecek…
Lefkoşa’nın askersizleştirilmesi çözüme giden süreçte yeni bir itme kuvveti yaratacak, toplumlararası güven ortamının oluşmasına ciddi yararı olacaktır. ‘İmkânsızlıkların’, mümkünlere dönüştürülebileceği ilk somut adım olacaktır Lefkoşa’nın askersizleştirilmesi…”
Bu düşüncelerle bu mücadeleyi ısrarla ve inatla 5 yıldır sürdürdük, sürdürmeye devam ediyoruz…


Askersizleştirme için daha fazla mücadele
Daha önce de söylediğimiz gibi çözümü giden süreçte askersizleştirme ve askersizleştirilen bölgelerin yeniden iskâna açılması, kısa vadede iki toplumlu ilişkiler açısından önemlidir. Maraşlıların, Maronitlerin yerleşim yerlerine dönmesi, ara bölgede kalan alanın yeniden canlandırılması çözüm sürecine kısa vadede önemli ivme katacaktır.
Bununla birlikte Kıbrıs adasındaki tüm askeri birliklerin silahlandırılması, silahların modernizasyonu, askeri bütçeleriyle, süren ateşkes halinin ve adadaki silahlı birliklerin durumunun yarattığı anomalliler acil ‘karşı –askeri’ düzenlemeleri gerekli kılmaktadır. Bu nedenle adaya silah girişinin hemen durdurulması ve askeri bütçelerin en kısa sürede sıfırlanacak şekilde kademeli olarak bugünden azaltılmaya başlaması önemlidir. Bunun yanında koşulsuz tüm tatbikat ve askeri törenler iptal edilmelidir…
Tüm bunlar yanında Kıbrıs’taki işgaller ve sonuçları günlük yaşamımızda da ciddi sorunlar yaratmaktadır. Lefkoşa şehrinin çağdaş yeniden planlanabilmesinin önünde, şehrin içindeki askeri bölgeler ciddi sorun yaratmaktadır. Tarihi ve kültürel değeri olan Lefkoşa’nın ara bölgesindeki binalar geri dönülmez bir süreçle karşı karşıyadır. Ateşkes hattı ve adanın yüzde üçünü kapsayan ara bölge, silahlı birliklerin pozisyonlarından ötürü kullanılamamaktadır. Bölgesel askersizleştirmenin günlük yaşamımızda, trafikten, turizme, tarımdan hayvancılığa birçok sektörde ciddi etkiler olacaktır.
Ayrıca Kıbrıslıların güvenlik, sivilleşme ve demokratikleşme talepleri ile askeri çözüm ve ihtiyaçlar çelişmektedir. Bu nedenle de askersizleştirme sivil yaşam, demokrasi için de önemlidir…


Bu taleplerimiz, imkansız ya da büyük sorunlar içeren talepler değildir…
Bahsettiğimiz bölgelerdeki tüm askerler 1 km çekilsin ve;
• Lefkoşa askersizleşsin, Ermu Caddesi yeniden canlansın, askeri barikatlarla tutsaklaşan çıkmaz sokaklara özgürlük gelsin, Lefkoşa yeniden birleşsin!
• Maraş askersizleşsin, 40 000 Kıbrıslının mülk sorunu çözülsün, binlerce Kıbrıslı evlerine dönsün, binlerce Kıbrıslı için yeni iş olanağı ortaya çıksın, Mağusa yeniden birleşsin!
• Karpashia (Karpaşa), Asomatos (Özhan) ve Ayia Marina (Gürpınar) köyleri askersizleşsin, tüm Maronitler evlerine dönsün, Maronit toplumu yeniden birleşsin…


Mücadeleye devam
Duvarlar önündeki ilk eylemimizde, 2004 yılında Ledra Duvarı önüne yaptığımız eylemde, duvarı göstererek insanlık ayıbı olan bu ve benzeri tüm duvarları yıkmaya kararlıyız demiştik. Oradaki duvar gitti, ama birileri hala diğerlerini ayakta tutmak için direniyor, duvarlara, dikenli tellere umut bağlayıp, Kıbrıs’ı sonsuza kadar bölebileceklerini düşünüyorlar, var güçleri ile çapalıyorlar, bir kez daha “boşuna çırpınıyorsunuz, engelleyemeyeceksiniz” diyoruz… “Yolu yok YIKACAĞIZ!” diyoruz! (http://www.ykp.org.cy/ybh/060304/index.htm)
Bu kez bu ayrım hattı üzerindeyiz ve Mağusa Kapısının 74 öncesi geçiş noktası olarak kullanıldığını hatırlatıyoruz. Bu hattın yeniden araç trafiğine açılmasını hemen şimdi talep ediyoruz, açmayacaklarsa, bir kez daha sesimizi yükseltiyoruz ve yeniden “bu ve tüm duvarları, dikenli tellerden barikatları yıkmaya kararlıyız, boşuna çırpınmayın, engelleyemeyeceksiniz” diyoruz…
Daha önce defalarca dediğimiz gibi; sözümüz var gelecek kuşaklara, kararlıyız bizi ayıran bu ve tüm duvarları yıkacağız, onlara sınırsız, silahsız, askersiz, garantörsüz bir Kıbrıs bırakacağız…


Yürüyüş
Çağlayan’da buluşanlar sloganlar ve pankartlara ateşkes hattına 15:15 sularında hareket ettiler…
“İsyanımız işgale” ve “Askersiz Lefkoşa, askersiz Kıbrıs” pankartlarının taşındığı yürüyüşte, “son, son, işgallere son”, “İsyan, devrim, özgürlük!”, “Yaşasın Halkların Kardeşliği!”, “Bağımsız Kıbrıs, bütün halklar kardeştir!” sloganları da atıldı… Neşeli bir hava da, bir grup palyaço aktivistin katılımı ile süren yürüyüş, ateşkes hattına kadar devam etti ve burada önce telin karşı tarafındakilere seslerle çağrı yapıldı, daha sonra da basın açıklaması okundu…
Eylemciler açıklama sonrası hep birlikte Çağlayan’a dönüp buradan dağıldılar…
Burada yapılan son çağrıda 2 Mart’ta sokakta buluşma yönünde çağrı yapıldı ve daha sonra eyleme katılan dağıldı…


Palyaço aktivistlerinden eyleme destek
Yürüyüşe bir grup palyaço da eşlik etti. Palyaçolarla ilgili dağıtılan metin İtalyan oyun yazarı Dario Fo’nun “Palyaçolar hep aynı şeyden söz ederler, açlıktan, yemek için açlıktan, cinsellik için açlıktan ama ayrıca onur için açlıktan, kimlik için açlıktan ve güç için açlıktan da. Aslında kimin emir verip kimin protesto ettiği hakkında sorular sunarlar” alıntısı başlıyordu. Metnin devamında ise palyaço aktivistleri kendilerini, eylemlerini; “Palyaçoluğu yeniden tehlikeli yapmak istiyoruz, sokağa taşımak ve itaatsizliğini iade etmek ve bir zamanlar olan toplumsal fonksiyonunu geri yüklemek: rahatsız edebilme, eleştirebilme ve toplumu iyileştirebilme. Zamanın başlangıcından beri palyaçolar karışıklık yolu ile hayatın paradokslarını kucaklamıştırlar, yalanlarını ortaya çıkarmak ve doğruyu söylemek için. Palyaçolar bu gün burada hayatın çelişkilerini temsil etmektedirler; hem korkuturlar hem de masumdurlar, bilge ve aptal, eğlendirenler ve muhalifler, hem şifa verirler hem de gülme kaynağıdırlar, günah keçileri ve huzur bozuculardır onlar” cümleleri ile ifade ettiler…


Tehditler
Ulusal Direniş Konseyi eylem öncesi yaptığı açıklamada: “Konsey üyesi örgütlerin temsilcileri olarak, 12 Şubat 2011 tarihli basın açıklamamızda vurguladığımız gibi, K.K.T.C. Devletinin varlığına, Anavatanımız Türkiye'ye ve Türk Silahlı Kuvvetlerine olan güven ve bağlılığımızı sarsmaya yönelik, söylem ve eylemlere karşı bundan sonra, asla kayıtsız kalmayacağız” hatırlatmasını yaptı. Bu hatırlatma sonrası ise “bugün, sözde "Askersiz Lefkoşa" sloganıyla, Rumların Türkiye'nin garantörlüğünü kaldırmaya yönelik amaçlarına hizmet eden odakları, uyarıyoruz” tehditlinde bulundu…
Bazı gazetelerde Cuma günü yayınlanan bu açıklamaya rağmen eylem alanında herhangi bir gerginlik yaşanmadı…


EBCO çağrı yaptı
Vicdani Ret İçin Avrupa Bürosu (European Bureau for Conscientious Objection (EBCO)) anti-militarist aktivistler tarafından gerçekleştirilecek 19 Şubat’taki askersiz Lefkoşa ve Kıbrıs’ın yeniden birleştirilmesi hareketlerini desteklediklerini açıkladı.
EBCO bu çerçevede yayınladığı açıklamada eyleme katılım çağrısı yaptı. Diğer ülkelerde olan ant-militarist barış aktivistlerinin ise bulunduğu ülkede “askersiz Lefkoşa” posterleri ile elçilikler önüne giderek bu talebi dile getirmesi çağrısı da yaptı…


Atina
EBCO çağrısı ile “Milliyetçili Karşıtı, Anti-militarist İnisiyatif” bugün saat 3’te Atina’da bulunan Kıbrıs ve Türkiye Cumhuriyeti elçilikleri ile Yunanistan’daki AB ofisi önüne giderek askersiz Lefkoşa talebini burada düzenledikleri basın açıklamaları ile dile getirdiler, Lefkoşa’daki eyleme dayanışmalarını ortaya koydular.
Basın toplantılarda Kıbrıs’ta çağrı için kullanılan açıklama kullanıldı. Açıklamanın tam metni şöyle:
Askersiz Lefkoşa için bir kez daha sokaktayız... İçinden teller, sınırlar geçmeyen bir Lefkoşa için, içinden tanklar, içinden silah, içinden düşmanlık geçmeyen bir Lefkoşa için… Bu ikiye bölünmüş şehirde güven için, güvenebilmek için, şovenizme dur demek için! Askersiz Lefkoşa için sokaktayız... Çıkmaz sokaklar olmasın, orda artık çocuklar oynasın, pencereleri kum torbasıyla kapatılmış evlerin arkasından, gençler nöbet tutmasın bazen sadece bir yolun ayırdığı mevzilerden birbirlerine bakıp düşmanlığı öğrenmesinler diye... Savaş hatırası kurşun yaralı evler, işyerleri tekrar hayat bulsun Kıbrıs’ı ayıran ara bölge, Kıbrıs’ı birleştiren mekânlara dönüşebilsin diye… Talebimiz, Lefkoşa’nın tüm askeri birlikleri kapsayarak askersizleştirilmesi.


Almanya
1892 kurulan ve Almanya’nın en büyük antimilitarsit ve barış örgütü olan DFG-VK (www.dfg-vk.de) de eylemi desteklediği ve Almanya’da da b konuda girişimler yapacakları açıkladı…
Bu arada Barış ve Vicdani Ret için Protestan Örgütü – EAK’ın (www.ekd.de/eak) Hannover’daki genel kurulunda askersiz Lefkoşa eyleminin desteklenmesi kararı alındı. Kararda duvar ve tel örgülerden arınmış askersiz bir Kıbrıs’ın tüm Avrupa’da düşüncelerin ve yerlerin askersizleştirilmesinin işareti olması dileğinde de bulunuldu.

14 Şubat 2011 Pazartesi

Destekliyoruz barış gösterilerin



KIBRIS SOSYAL ÇEVREBİLİM HAREKETİ desteklediğini iki toplumlu dava askeri varlığı Türkiye'nin Kıbrıs.


Düşünüyoruz hem Kıbrıs Rumları ve bulmaları gerektiği yollarını barış ve harmonik yaşayan adası, uzakta şiddet ve hasmane behavors.


Eminiz her iki toplumun kesinlikle tepki de karşı ayrılması ve milliyetçi eylemleri iki.


Bu için ileri sonraki toplantı ve umut ediyoruz bu demonstragtions öncülük bizi hayati ve adil bir çözüm olarak sorunumuza

11 Şubat 2011 Cuma

Protesto ve Dayanışma Buluşması

Kıbrıslı Rum ve Kıbrıslı Türk Öğretmenler Platformu,
Kıbrıslı Rum Bölümü


12/02/2011, Cumartesi – 11.00
 

Kıbrıslı Türk yoldaşlarımız Türkiye ile var olan ilişkilere karşı koymaya ve Tayyip Erdoğan’ın provokatif açıklamalarını protesto etmeye devam etmektedirler. Ortam 2003 yılını andırırken, diğer yandan bizim tarafımızda hareketlenememe hatasını hatırlatmaktayız, böylece çözüm olanağı elimizden kaçmıştı. Şimdi ise ikinci bir fırsat doğmuştur ve tarihin de bize daha önce gösterdiği gibi sadece sözlü destek değil, toplumda Kıbrıslı Rum ve Kıbrıslı Türklerin birlikte haysiyetle ortak bir vatanda yaşayabileceklerini birlikte açıkça dile getirmeli ve bunun için kuvvetli bir şekilde harekete geçilmelidir. Şimdi sokağa çıkma zamanıdır, baş kaldırıların yanında olduğumuzu gösterme zamanıdır. Zamanla artık oynamak yok. Şimdi bölünmüşlüğe karşı gelmenin zamanıdır. Şimdi çözüm zamanıdır.

Dayanışma mesajımızı güçlü bir şekilde duyurmak için
Ortak bir cehpe yaratmak için
Kıbrıs’ı birleştirmek için
Yeniden bir fırsatı elimizden kaçırmamak için

Haydi sokağa çıkalım!

Çeviri: KTOEÖS

16 Kasım 2010 Salı

Uluslararası Seminer:

İrlanda/Kuzey İrlanda’daki Muhalif Tarafların Deneyimi Temelinde

“UYUŞMAZLIKTAN ORTAKLIĞA, YENİDEN İNŞA ORTAMI”

Tarih: Cumartesi, 23 Ekim 2010

Zaman: 10.30-12.30

Yer: Kleopatra Otel, Lefkoşa*

*Bizi önceden haberdar edecek olan Kıbrıslı Türkler için, Cumartesi günü ö.e.saat 10.10’da,

Lidra Palas Geçiş Noktasında bir minibus hazır olacak ve parasız ulaşım sağlanacaktır.

Konuşmacılar:

· Jeffrey Donaldson, Birlikçiler Partisi’nin Milletvekili

· Alex Maskey, Sinn Fein’in Belfast eski Belediye Başkanı, Member of the Legislative Assembly in the North (MLA)

· Jane Morrice, Kadınların Koalisyonu Partisi’nin eski milletvekili

Bu kişiler, İrlanda/Kuzey İrlanda’daki barış ve yeniden inşa doğrultusundaki süreçte, belirleyici rol oynamışlardır.


Yeniden İnşa ve Yeniden İskan Kurulu (YİYİK)’nun, “Glafkos Kleridis” Avrupa Demokrasisi Enstitüsü ile birlikte ve Avrupa Araştırmaları Merkezi’nin katılımıyla düzenlemiş olduğu bu çok ilginç seminere katılmanız ve seminerle ilgili duyuru yapmanız, takdirle karşılanacaktır.

2 Ağustos 2010 Pazartesi

Enorasis kamp

3-8 Ağustos, Polis Hirsofu’daki Efkaliptüs kamp alanında harika bir tatil.

Enorasis üyelik kartı olanlara düşük grup fiatı uygulanacaktır.

Cuma akşamları eğlendirici farklı etkinlikler ve dans.

Kayıtlar Zehra’ya, tel: 0.533.861.4144.